Çocuklarımızı niçin eğitiyoruz?

Çocuklarımızı niçin eğitiyoruz?

Evet gerçekten cevaplanması gereken en önemli soru bence budur; çocuklarımızı niçin eğitiyoruz? Hemen aklınıza bazı cevaplar gelebilir ama şu cevap aklınıza gelmişse bunu atın kafanızdan ve başka cevaplar bulmaya çalışın; çocuklarımız büyüdüklerinde iyi bir iş sahibi olabilsinler diye eğitiyoruz.

 Önce neden bu cevabı elemeniz gerektiği üzerinde durayım. Çocuklarımızın ileride iyi bir işe sahip olmaları için üniversite okumaları veya derslerde çok başarılı olmalarına gerek yok. Bu tamamen ülkenin işsizlik sorununu ne kadar çözdüğü ile alakalı bir konu. Tamamen ekonomik bir konu. Gelişmiş ülkelerde-işsizlik sorununu çözen ülkelerde insanlar çok okudukları ve derslerinde çok başarılı oldukları için iş sahibi olmuş değildir. Ülkenin maddi kaynakları ve yöneticilerin ülkeyi iyi yönetmeleri ile ilgili bir şey. İş sahibi olmak yani çalışmak onlar için zaten kazanılmış bir haktır. Çalışma hakkı olan ülkelerde "ben çalışmak istiyorum" diyene iş bulmak ülke yöneticilerinin en önemli görevlerindendir. Aksi taktirde iş bulamadığı kişinin kendi yaşamını nasıl sürdürmesi gerektiği ile ilgili çözüm bulmak zorundadır. İş bulamayan kişi yaşamını nasıl sürdürür gerçekten. İş bulamayan biri yani para kazanamayan biri ya hırsızlık yapacaka ya da dilencilik yapacak. Aklına başka bi şey gelen var mı? (bu arada işten kastım devletin herkesi memur yapması kesinlikle değil)

İş sahibi olmak ile eğitim arasında hiç mi ilişki yok o zaman diyecekseniz hemen belirteyim ki ikisini ayırmamdaki kasıt gözlerimize takılan at gözlüklerinden kurtulmak içindir. Elbetteki tıp alanında bir işe girmek için tıp eğitimi yada hukuk alanında bir işe girmek için hukuk eğitimi almak gerekir. 

İlköğretim 4. sınıftan itibaren çocuklarımızı dershanelere gönderip, gece gündüz ders çalışmalarını istemek, arkadaşlarından mutlaka daha başarılı olmalarını beklemek, onlar üzerinde nasıl bir ruh hali oluşturuyor acaba. Yapılan sınavların çoğunun başarıyı ölçmekle alakalı olmadığını da belirteyim. Örneğin ÖSS sınavına giren öğrencilerin yarısı başarılı olursa yarısı üniversiteye yerleşecek anlamına gelmiyor. Yerleşecek kişi sayısı belli ise sınav sadece bir eleme sınavı oluyor. Elemeye ihtiyaç olduğu için eleniyor yani. Boyuna, kilosuna, yaşına göre elemekten fazlaca bir farkı yok bence. Bu eleme konusuna bir örnek daha verirsem daha açıklayıcı olacağıma inanıyorum. Üniversiteyi kazanmış ve çok iyi bir pedagojik eğitim almış bir öğretmen düşünün. Milli Eğitim bakanlığı benim 60 000 öğretmene ihtiyacım var ama Maliye bakanlığı ancak 10 000 öğretmenin maaşını verebileceği için ancak 10 000 kişi atayabileceğim demektedir. Atanmayı bekleyen yüzbinlerce insan arasından 10 000 kişiyi seçmek için KPSS sınavı yapılıyor. Buraya çok dikkat edin. Bu sınavın amacı kaliteli, iyi yetişmiş öğretmen atamak değil, asıl amaç atanmayı bekleyenler arasından 10 000 kişiyi belli bir kurala göre seçmektir. Yani Maliye bakanlığı eğer "sana ne kadar öğretmen lazımsa al, maaşlarını dert etme" derse, öğretmen olarak atanmayı bekleyen 10 000 kişi değil de 60 000 kişi alınacak. Daha açık söylemek gerekirse eğer başvurular ihtiyaçtan az ise sınava da gerek olmadan her mezun olan atanırdı, eskisi gibi. Böyle bir durumda atanamayan (ki sınavda daha başarılı olsaydı atanırdı demek saçma) öğretmenlerimizin aldığı eğitimle ilgili bir eksiklikten falan değil tamamen Maliye Bakanlığının kasasındaki parayla yani ülkenin ekonomik gelişmişliğiyle alakalı bir durumdan atanamaması söz konusudur.

Şimdi eğitimciler ve veliler olarak çok başarılı olduğumuzu, süper yetenekli ve bilgili öğrenciler yetiştirdiğimizi farzedelim. Bunlar yine yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı elenmeyecek mi? Yaptığımız bütün çaba ve zorlamalar ancak ve ancak elenen insanlarımızın daha yüksek bir çıta ile elenmesini sağlamakta ve iş bulmaları konusunda bir çözüm olamamaktadır.

Eğitimciler olarak yaptığımız işten sıkılmamamız ve bu işi sevmemiz, veliler olarak da çocuklarımızı at yarışına hazırlar gibi yetiştirmememiz için Türk Millî Eğitiminin amaç ve ilkelerinden bazılarını aşağıya yazmak istiyorum.

  • Öğrencileri, kendilerine, ailelerine, topluma ve çevreye olumlu katkılar yapan, kendisi, ailesi ve çevresi ile barışık, başkalarıyla iyi ilişkiler kuran, iş birliği içinde çalışan, hoşgörülü ve paylaşmayı bilen, dürüst, erdemli, iyi ve mutlu yurttaşlar olarak yetiştirmek
  • Öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine, sosyal, kültürel, eğitsel, bilimsel, sportif ve sanatsal etkinliklerle millî kültürü benimsemelerine ve yaymalarına yardımcı olmak,
  • Öğrencilere bireysel ve toplumsal sorunları tanıma ve bu sorunlara çözüm yolları arama alışkanlığı kazandırmak,
  • Öğrencilere, toplumun bir üyesi olarak kişisel sağlığının yanı sıra ailesinin ve toplumun sağlığını korumak için gerekli bilgi ve beceri, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı konularında bilimsel geçerliliği olmayan bilgiler yerine, bilimsel bilgilerle karar verme alışkanlığını kazandırmak,
  • Doğayı tanıma, sevme ve koruma, insanın doğaya etkilerinin neler olabileceğine ve bunların sonuçlarının kendisini de etkileyebileceğine ve bir doğa dostu olarak çevreyi her durumda koruma bilincini kazandırmak,
  • Öğrencilerin, sevgi ve iletişimin desteklediği gerçek öğrenme ortamlarında düşünsel becerilerini kazanmalarına, yaratıcı güçlerini ortaya koymalarına ve kullanmalarına yardımcı olmak,
Evet yukarıya bazı amaçları yazdım ama şu amacı özellikle bir daha yazmak istiyorum. Çünkü içindeki "iyi ve mutlu yurttaşlar" sözü bence en büyük amacımızı oluşturmalı.
Öğrencileri, kendilerine, ailelerine, topluma ve çevreye olumlu katkılar yapan, kendisi, ailesi ve çevresi ile barışık, başkalarıyla iyi ilişkiler kuran, iş birliği içinde çalışan, hoşgörülü ve paylaşmayı bilen, dürüst, erdemli, iyi ve mutlu yurttaşlar olarak yetiştirmek
CİZREKERİMCAN.TR.GG
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol